DOLAR 34,1918 -0.09%
EURO 37,8418 -0.05%
ALTIN 2.915,12-0,27
BITCOIN 2049937-2.75042%
İstanbul
21°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

  • Menü
X
Japonya’nın su şehri Osaka’nın kısa tarihi

Japonya’nın su şehri Osaka’nın kısa tarihi

ABONE OL
Nisan 20, 2020 06:56
Japonya’nın su şehri Osaka’nın kısa tarihi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir Osaka yerlisi, mimari tarih ve kentsel kültür uzmanı Shinya Hashizume; Osaka’nın batı Japonya’da nasıl bir ekonomik ve kültürel merkez haline geldiğini anlatıyor.

Eski bir Ulaşım Merkezi

Osaka Koyu boyunca uzanan, nehir ve kanallarla çaprazlanan Osaka, “su şehri” olarak bilinir. Fazla sayıdaki su yolları şehrin gelişimini hızlandırmış ve gelişen toplumu için temel oluşturmuştur. Osaka’nın çoğu turistik güzelliği su kanalları, nehirler veya deniz kıyısı etrafındadır. Bu özelliğin birkaç örneği: cıvıl cıvıl olan-Dōtonbori Sokağına ev sahipliği yapan ve dev reklam panolarının bulunduğu- Minami bölgesi, yanında bir sürü tesisin bulunduğu Nakanoshima nehri, hendeklerle çevrili büyük Osaka Kalesi ve körfez bölgesinde bulunan Universal Studios Japan ile Osaka Akvaryumudur.

Osaka’nın suyla olan ilişkisi şehrin başlangıcına dayanır. Şehir, Yodo ve Yamato Nehirleri’nin alüvyal birikimleri üzerine kurulmuştur. Tortu, bin yıllık süreç içerisinde birikerek, Uemachi Platosu adında küçük bir yarımada ve toplu olarak Naniwa Yasoshima denilen sayısız kıyı kordonu oluşturmuştur.

Günümüzde Nara bölgesinde kalan Yamato Nehri’nin üst kısımlarında, 6. ve 8. yüzyıllarda kurulan imparatorluk başkentlerini birbirine bağlayan ve denize açılan bir liman bu oluşumların üzerine inşa edildi. Naniwa, bölgenin eskiden kullanılan ismi, önem bakımından sadece değişen başkentlerle yarışan bölgenin başlıca yerleşim merkezine dönüştü. Burası, Japon ideallerini gerçekleştirmek için Sui ve Tang Çin’e gönderilen gemilerin başlangıç noktası oldu. Hatta, 645’ten itibaren 9 yıllık süreçte ve 744’te bir yıllığına imparatorluk başkenti olarak hizmet etti. 

Naniwa isminin kendisi, asırlar arasında farklı kanji karakterleri ile yazılsa da, her zaman akla “denizin yanında hızla akan suyun olduğu bölge” imgesini getirecek karakterlerle yazıldı.

Antik Sumiyoshi Taisha Tapınağı, akla hala şehrin denize ait kökenini getiriyor. Kutsal alanın batıdan denize bakan üç koridoru var. Bu üç koridorla, gemi donanmaları ve onların, ya suyu ya da denizcileri yöneten üç tanrısı arasında bir benzetme yapılıyor.

Ulusun Mutfağı

15.yüzyıldan itibaren Naniwa, Osaka olarak bilinmeye başlandı. Askeri açıdan ve ulaşım merkezi olması dolayısıyla önemi arttı ve asırlar boyunca farklı liderler bölgeyi kontrol için yarıştılar. 1532’de Budist rahip Rennyo, burada, müstahkem tapınak şehri olan Ishiyama Honganji’yi kurdu. Yarım yüzyıl sonra kompleks savaşta yıkılınca güçlü savaş beyi Toyotomi Hideyoshi, 1538’te bölgeye Osaka Kalesi’ni inşa etti.

1615’te yeni kurulan Tokugawa Şogunluğu, Osaka Kalesi’ni ele geçirip tüm şehri kontrolleri altına alınca Toyotomi klanının tüm gücünü söndürmüş oldu. Sonradan, şehirde kazı çalışmaları yaparak su yollarını genişlettiler ve Osaka’yı tam donanımlı bir kale şehrine dönüştürdüler. Mühendisler; yumuşak ve nemli toprağı düzleştirerek eskiden suyu boşaltmak için kullanılan yerleri ulaşım için su kanalına çevirdiler. Tüccarlar ve zanaatkarlar bölgeye sürü halinde yerleştiler ve böylece şehrin günümüze kadar süren refahının temelleri atılmış oldu. 

Osaka hızlı bir biçimde bir ticaret merkezi haline geldi ve “ulusun mutfağı” olarak anılmaya başlandı. Şehrin içindeki marketlerde, gelişmekte olan Pasifik Okyanusu ticaret ağından mallarla birlikte Seto İç Denizi’nden gelen mallar satılıyordu. Osaka, aynı zamanda, imparatorluk başkenti Kyoto’la Yodo Nehri aracılığı ile bağlantılıydı ve yeni yapılan ticaret yolları arasında başlıca duraklardan biri haline gelmişti. 

Osaka’daki yerel yönetimlerin sahibi olduğu ambarlar, şehrin ekonomik faaliyetlerine destek vermede önemli yere sahipti. Yerel beylerin, şoguna vergi ödemesi gerekiyordu ve bu ödemeler nehir kıyısındaki ambarlarda bulunan, yerel vergilerle elde edilen pirinç ,faiz en karlı olacağı zaman, değiş tokuş edilerek yapılıyordu. Aynı zamanda, dünyanın ilk vadeli ticareti de Dōjima Pirinç Piyasası’nda yapılmıştır.  

Osaka, ayrıca, 17. yüzyılın ikinci yarısından 18. Yüzyılın başlarına kadar gelişen Genroku kültürünün de merkezlerinden biri oldu. Edo periyodu (1603-1868) süresince şehir halkının zenginleşmesi, halkın sanata ve bilime yönelmesine; kabuki ve ningyō jōruri kukla tiyatrosuna olan ilgisinin artmasına yol açtı. Dönemin meşhur yazarlarından, yerel tüccarların hayatlarını ve diğer şehirlileri anlatan yazılarıyla bilinen Osaka doğumlu Ihara Saikaku ve oyun yazarı Chikamatsu Monzaemon, şehirde popülarite kazandı. Bu sıralarda, Dōtonbori Sokağı tiyatro binalarıyla bir eğlence bölgesi haline geldi.

Endüstriyel Gelişim

19.yüzyılın ortalarında Osaka’ya gelen ilk yabancı ziyaretçiler, Osaka ve Paris, Venice gibi diğer Avrupa şehirleri arasında benzerlikler gördüler. Japonya’nın Meiji Dönemi’nde(1868-1912) modernleşmesinden ötürü şehrin sanayileşmesi, şehrin “Doğu’nun Manchester’ı” ünvanını almasını sağladı. Meiji Dönemi’ndeki hükümet su yollarının kenarlarında Osaka Mint ve Osaka Arsenal gibi tesisler kurarken özel sektör ise makineleşme ve gemi yapımı kollarında önayak oldu. Tekstil sektörünün büyümesi, pamuk eğirme de dahil olmak üzere, özellikle İngiltere şehri Manchester ve Osaka arasındaki daha çok kıyaslama yapılmasına yol açtı.

Sanayileşme ile canlanan Osaka’nın nüfusu hızla arttı. Buna ek olarak, 1923 yılındaki Büyük Kantō Depremi’nin ardından Tokyo’dan gelen göçmen akını, şehrin nüfusunu iyice arttırdı. 1925’te şehir, evler ve sanayileşme için yeterli alan olabilmesi açısından bünyesine 44 komşu kasaba ve köy katarak 181 kilometrekare alana yayıldı ve nüfusu 2.1 milyon kişi oldu. Belirli bir zaman dilimi için, Asya’nın en büyük ticari kentlerinden biri olma yolunda Tokyo’yu da geçerek dünya klasmanında New York, London, Paris, and Berlin gibi şehirlerle adı anılmaya başlandı.

Bu dönem civarında; yol, tren yolu, su kaynakları ve kanalizasyon gibi enfrastrüktürlerde iyileştirilmeye gidildi. Erken 20. yüzyılda da Osaka Şehir Merkezi Belediye Binası, Osaka Bilim Müzesi, Tennōji hayvanat bahçesi ve tarih müzesi olarak iş gören Osaka Kalesi’nin iç kalesi inşa edildi.

Osaka, Nakanoshima Parkı’nı ve etrafındaki toptan satış yapan marketleri modernleştirmek için Batı modellerini takip etti. Yetkililer; Midōsuji işlek caddesinin altına elektrik kabloları gömerek ve caddeye sokak lambaları yerleştirerek uluslararası standartlara istinaden şehre çekici bir görünüş kazandırmaya çalıştılar, ginkgo ağaçlarını sıralarla dikerek üstün bir Asya şehri olmanın gururunu yansıttılar.

Şehir, Shinsaibashisuji and Sakaisuji sokaklarındaki şaşâlı mağazalarıyla ve müşterilerle dolup taşan Batı tarzındaki kafeleriyle somutlaşan bir modern kültür geliştirdi. Tren yolları, kırsal kesimlere kadar gidecek şekilde İngiltere’nin bahçe kentlerinden esinlenerek oluşturulan yeni yerleşim bölgelerine ulaşım sağlamak için uzatıldı. Tren yolu şirketleri, aynı zamanda, spor faaliyetleri, plajlar ve eğlence parklarını yönetmeye başladı. Hafta içleri trenler işçileri şehrin kalbine götürürken, aynı trenler hafta sonları da aileleri dinlenme mekanlarına götürmeye başladı. Umeda ve Nanba İstasyonları eğlence ve alışveriş için merkezlerine döndü ve istasyon binalarının yakınlarında mağazalar, sinemalar ve tiyatrolar açıldı

Osaka, savaş öncesi Japonya’da önemli bir liman olarak kalmaya devam etti. Amerikan otomotiv şirketleri liman bölgesinde fabrikalar kurdu ve deniz yolları, Kore, Çin ve Güneydoğu Asya arasında mekik dokuyan yolcu gemileri ile doldu.   

Expo 2025

Osaka’nın merkezi 2.Dünya Savaşı’nda un ufak olduysa da, şehir savaş sonrası inanılmaz bir şekilde toparlandı.

Şehrin kuzeyindeki Senri Tepeleri’nde yapılan “İnsanoğlu için İlerleme ve Ahenk” temalı 1970 Osaka Expo’su, Japonya’nın hızlı gelişim döneminin sembolü oldu. Asya’da gerçekleşen ilk dünya fuarı olan Osaka Expo’su rekor 64 milyon ziyaretçi topladı. Daha sonra 1990’da yapılan Uluslararası Bahçe ve Yeşillik Sergi’si kentsel yerlerde bitkilerin ve vejetasyonun önemini vurguladı.

Osaka, tarihi boyunca hep uluslararası bir şehir oldu. Dış dünya ile olan güçlü bağlantılarının farkında olarak ticaret ve ulaşım merkezi olma yolunda büyüdü.

Bu durum, Osakalıların tutumu ve değişik değerler, yeni kültürleri kabul etme isteklerinden doğdu. Bugün, Osaka çeşitlilik bakımından zengin, yeni düşünceleri ve ferdiyet duygusu olan insanları hoş karşılayan ve ilgi gösteren insanların yaşadığı bir şehir.

2018’de, Osaka tekrardan 2025 Dünya Expo’suna ev sahipliği yapılmak üzere seçildi. Bu sefer, fuar; Osaka Körfezi’ndeki Yumeshima’da bölgesinde yapılacak. Tema, uluslararası iş birliği yapmayı ve Birleşmiş Milletler tarafından konulan sürdürülebilir gelişim planlarına katkıda bulunmayı vurgulaması adına “Yaşamlarımız için Gelecek Toplumunu Şekillendirme” olarak belirlendi. Organizatörler, organizasyonun uluslararası camiaya gelecek ile ilgili yeni bir mesaj vermesini umuyorlar.

Haberin orijinal halini okumak için buraya tıklayabilirsiniz.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ